Modern Tıp: Tıp bir bilimdir. Bilimin ise gözlem ve deneye dayanır. Gözlem ve deneyler araştırılan durumu ölçülebilir ve tekrarlanabilir şekilde izah edebilirse, sonuçlar çıkartılır. Teknoloji de bu sonuçları kullanarak uygulamaları geliştirir. Kanıta dayalı tıp da dediğimiz modern tıp, gözlem ve deneylerle elde edilen bilgilerin, yani kanıtların dikkatli, şeffaf ve akılcı kullanımına dayanır. Yeni bir tedavi şekli geliştirildiğinde, bu tedavinin günlük uygulamaya girebilmesi için klinik deneyler ile faydasının ispatlanması, olası zararının kabul edilebilir oranda kalması gerekir. Bu çalışmaların kıymet ifade edebilmesi içinse bazı şartlar vardır. Mesela, yeni bulunan bir ilaç için, yeni tedavi plasebo yani boş ilaçla karşılaştırılır. Çalışmanın güvenilir olması için hastaların ilaç ya da plasebo almasına rastgele (kura ile) karar verilir. Böylece ilacı verenin sonuçları lehine gösterebilmek için hastaları seçmesine izin verilmez. Hatta çift kör dediğimiz teknik ile çalışma sonuçlanana kadar hem hasta hem de ilacı veren ilaç mı, plasebo mu kullandığını bilmez. İyi bir çalışma çok merkezli olmalı, yani tek bir elden yürütülmemelidir. Sonuçların analizini de bağımsız bir ekip yapmalıdır. Her gün kullandığınız birçok ilacın uygulamaya girmesi bu klinik deneylerde başarılı bulunması sonrası olabilmektedir.
Modern tıbba yapılan eleştirilerin birçoğunda ana amacı para kazanmak olan tıp sanayisinin bu çalışmaları gelirlerini maksimize edecek şekilde kullanıp herkesi hasta ve ilaç bağımlısı yapmak istediği ifade edilmektedir. Bu büyük oranda haksız bir iddiadır. Evet, amacı para kazanmak olan bir ilaç sanayisi var ama amacı yine para kazanmak olan bir hukuk sektörü de var. Bir tedavinin insanlara zarar verdiği ortaya çıkarsa, zarar görenlere verilecek dev tazminatlar sistemdeki dengeyi kurmaktadır. Bence bu konuda eleştirilecek bir şey varsa, hem hastaların hem hekimlerin bazen her şeyi ilaçlardan beklemesi olabilir. Örnek verecek olursak, şeker hastası bir kişinin istediğim her şeyi yiyeyim, kiloma dikkat etmeyim ilaca yüklenirim demesi hatalı bir yaklaşımdır. Hastalarıma tavsiyede bulunurken, hayat tarzlarını en az sayıda ve en düşük dozda ilaç kullanacak şekilde değiştirmelerini de sağlamaya çalışmaktayım.
Alternatif Tıp: Bilimsel dayanak, test edilebilirlik, tekrarlanabilirlik veya klinik deneylerden elde edilen kanıtlara sahip olmamasına rağmen tıbbın iyileştirici etkilerini elde etmeyi amaçlayan uygulamalara verilen isimdir. Alternatif ‘’tıpçılar’’, ilaç, aşı, ameliyat gibi tıp uygulamalarına karşıdırlar. Alternatif terapiler dedikleri şeyler tıp biliminin ve bilimsel yöntemin dışındadır ve tanıklık, anekdot, doğaüstü enerjiler gibi şeylere dayanır. Biyo alan, biyorezonans, elektromanyetizma gibi fantastik kavramları sıklıkla kullanır. Alternatif kimya, alternatif matematik olmadığı gibi alternatif tıp da olmaz. Alternatif tıp, güçlü bir lobiye sahip, kârlı bir sektördür. En büyük zararı ise alternatif tıbba yönelerek gerçek tıbbi tedavilerini bırakan ya da aksatan hastalar görmektedir. Kendi branşımdan örnek verecek olursam, filanca otun kapsülü damar açıyormuş diye kullandığı ilaçları bırakıp, dünya kadar parayı harcadıktan sonra stentleri tıkanıp kalp krizi ile gelen bir çok hasta gördüm. Maalesef bu sektörden zengin olan sözde hekimler, böyle durumlarda ne vicdani ne de hukuki herhangi bir sorumluluk taşımamaktadırlar.
Geleneksel Tıp: hekimlik ve tıp insanoğlu ile yaşıttır. Eski hekimlerin uygulamaları hala geleneklerde yaşamaktadır. Ateşi çıkan yavrumuzun anlına sirkeli suya bandırılmış bez koymak, karnımız ağrıyınca nane-mercanköşk kaynatmak, kupa çektirmek, hacamat yaptırmak gibi uygulamaların birçoğu işe yarar ve modern tıp tarafından da faydası kabul edilir. Ancak buradaki önemli bir sıkıntı, bitkisel ilaç diye pazarlanan şeylerin çoğunun içeriğinin ve güvenilirliğinin şüpheli olmasıdır. Ayrıca bitkisel reçeteler de yan etki yapabilir, dokunabilir hatta öldürebilir. Unutmayın, bir ilaç aldığınızda onun dozu, kullanım şekli, yan etkileri, yan etki olursa ne yapılacağı araştırılmış ve belirlenmiştir. Ama aktarın önerdiği filanca tohumunun ne yapacağını, neye yarayıp neyi bozabileceğini net bilmiyoruz.
Tamamlayıcı tıp: modern tıp uygulamalarına ek olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın kullanılmasıdır. Hacamat, kupa, akupunktur gibi geleneksel yöntemler, ozon, osteopati, kayroterapi gibi bilimsel temeli tartışmalı uygulamaların destekleyici olarak kullanılmasıdır. Benim şahsi görüşüm, bu uygulamaların çoğunun hastalarda psikolojik olarak rahatlama sağladığı, bilimsel olarak hastalığı tedavi edici bir etkisinden ziyade hastanın moralini ve dolayısı ile bağışıklık sistemini güçlendirerek bir iyilik hali hissedilmesine yardımcı oldukları yönündedir. Dolayısı ile bu yöntemlere başvurmaya hevesli hastalarıma modern tıbbın önerdiği tedavileri kesinlikle bırakmadan deneyebilirsiniz diyorum. Tabii ki bu uygulamaların sağlık bakanlığından ruhsatlı kliniklerde eğitimini almış yetkili kişilerce yapılması kesinlikle gerekli çünkü merdiven altı tabir edilen kaçak yerlerde insanların sağlığını ve parasını kaybetme riski de var.
Sonuç olarak tıp bir bilimdir, hekim bu bilimi uygulayan sanatkârdır. Hastasına alternatif değil gerçek tıbbı hastayı anlayarak ve gözeterek sunar. Hastaya en doğru tedaviyi verseniz bile, onu anlamaz ve tedavinin sunumunu bireyselleştiremezseniz, başarı şansınız düşük olur.