Eşsiz organ
İnsan var olmak ve sağlıklı yaşamak için vücudundaki her bir parçanın doğru ve düzgün çalışmasına muhtaçtır. Organlarımızın hepsi doğru ve düzgün çalışmak için zaman zaman kendilerini dinlenmeye alırlar. Gece uyuruz, beynimiz, kaslarımız ve duyu organlarımız dinlenir, kendini toparlar, uzun açlıklarda sindirim sistemimiz mola verir. Böbrekler gibi bazı organlarımız çifttir, birbirini yedeklerler. Kalp ise bu açıdan eşsiz bir yerde: tek başına hiç durmadan çalışıyor. Zaten durma lüksü de yok, durursa her şey bitiyor.
Kalp nasıl dinleniyor?
Kalp kasını diğer kaslarımızdan ayıran çok önemli bir özellik, bir hikmet var. Diğer kaslar bir süre çalışınca yoruluyor, laktik asit birikiyor ve dinlenmesi lazım, kalp kasında ise dinlenme çalışmanın içinde: dakikada 60 kere atan bir kalp 1 saniyenin üçte birinde kasılıp gevşiyor ve üçte ikisi kadar bir sürede yeni kasılmaya hazırlanıyor. Bu süre içinde de kasılma sonucu oluşan atık maddeler temizleniyor.
Kalp kasının yapısı farklı mı?
Evet, vücudun diğer kırmızı kaslarına görünüş olarak benzese de yapısında eşsiz farklar var. Kas hücresinde enerji üretiminden sorumlu olan mitokondri denen elemanlar kalp kasında diğer kaslara oranla 10 kat daha yoğundur. Ayrıca kalp kasları dallanma özelliğine sahip olup birbirleri ile 3 boyutlu bağlantılar kuruyor ve bu sayede pompalama işine uygun bir kasılma sağlıyorlar.
Kalbin çalışmasını kim yönetiyor?
Kalbimiz çalışmak için beynimize veya sinir sistemimize bağlı değil, yani otonom çalışma özelliğine sahiptir. Kendi içinde komuta merkezi ve sinir ağı gibi çalışan özel hücreleri vardır ve kasılma emri ve bu emrin hücrelere ulaşması kendi marifetiyle olmaktadır.
O halde beynimiz kalbimize hükmedemez mi?
Romantik durumları düşünürsek beynimizdeki duygularla kalbimiz ortak çalışıyor gibi değil mi? Kalp her ne kadar özerk olarak çalışsa da vücudun geri kalanına karşı kör değildir. Kandaki hormonlar, adrenalin gibi haberciler ve otonom sinir sistemi sayesinde vücudun ihtiyaçlarına anlık cevap verir. Çalışma hızını, kasılma gücünü anlık olarak değiştirir. Stres anında çarpıntı hissediyorsak aslında bu olması gerektiği içindir.
Kalp enerjisini nasıl sağlıyor?
Hiç durmayan bir pompanın kesintisiz bir yakıt ve oksijen ihtiyacı olduğu aşikârdır. Kalp de ihtiyacı olan besin ve oksijeni kendine özel bir damar ağı ile temin eder. Bu damarlara koroner damar diyoruz. Yani kalp her an içinden geçen litrelerce kandan değil, kendi özel damar ağından gelen kandan beslenir.
Kalp kendini onarır mı?
Çalışan motorun parçaları yıpranır ve belli periyotlarda değiştirilir değil mi? Kalp hücrelerinin ise yenilenme şansı maalesef pek yok. İnfarktüs sonucu hücrelerin bir kısmını kaybedersek bunlar nedbe dokusuna dönüşüyor ve işlevlerini yitiriyor. Zarar görmüş ama hayatiyetini yitirmemiş hücreler ise damar açılır ve uygun tedaviler uygulanırsa zamanla tekrar kasılmaya başlayabiliyorlar, bu da olumlu taraf. Kalbi besleyen koroner damarlar açısından ise tıkanan damarlar yerine bazı hastalarda yeni damarların oluştuğunu görüyoruz.
Kalbimiz gerçekten eşsiz bir harika ve bizim için hiç durmadan çalışıyor, o halde biz de kalbimize maddi ve manevi olarak iyi bakalım, onu üzmeyelim…